

Depremin ardından 10 kentte yaralar sarılmaya çalışılırken, yıkılan evlerden çıkan milyonlarca tonluk molozların insan ve çevre sağlığını olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6’lık yıkıcı iki büyük depremin ardından 10 kentte yaralar sarılmaya çalışılırken, yıkılan evlerden çıkan milyonlarca tonluk moloz atıklarının insan ve çevre sağlığını olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
“Molozların içerdiği kirleticiler yer altı ve yer üstü su kaynakları ile yüzey toprağını kontamine eder; bazıları rüzgar ve su ile uzak mesafelere taşınarak besin zincirinde, insan ve hayvan yağ dokularında birikir. Bu atıklara maruziyet; kanserler, karaciğer ve böbrek hasarı, kümülatif hasar, nörolojik hastalıklar ve doğum kusurları ile ilişkilendirilmektedir. Hormon bozucu etkileri de olan bu kimyasalların çocuklarda kurşun zehirlenmesi, astım, nörodavranışsal bozukluklarla doğrudan ilişkisi gösterilmiştir. Yaygın ve kalıcı çevresel toksinlerin çocuklarda bağışıklık sistemi ile kalp ve damar hastalıklarına sebep olduğu; doğum öncesi maruziyetlerin ise bebeklerde düşük doğum ağırlıkları, erken doğum riski, nöral tüp defektleri (omurilik ve beyin gelişiminde ortaya çıkan anormallikler), kanda yüksek kurşun seviyeleri, yeni doğanlarda dudak-damak yarıkları ile bağlantısı tespit edilmiştir. Her ne kadar yapı malzemelerinin içeriğinde bulunan bazı kimyasalların insan ve çevre sağlığına olan olumsuz etkileri araştırılmış olsa da moloz atıklarının küçük partiküllerinden kaynaklanan sinerjistik (birbirinin etkisini arttıran) kirliliğin henüz yeterince bilinmeyen etkileri daha kaygı verici bulunmaktadır.”
Gaziemir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürü, Çevre Mühendisi Derya Dizman Kayar, kontrolsüzce dökülen inşaat atıklarının telafi edilemez etkilere ve zararlara yol açabileceğini söyledi. Deprem sonrası ortaya çıkan molozların döküleceği alanın dikkatle seçilmesi gerektiğini, inşaat atıklarının toz toprak değil tehlikeli atık olduğunun altını çizen Kayar, “Molozlardan genel olarak beton, tahta, alçı, briket, metal ve cam gibi malzemeler anlaşılsa da bu atıkların içerisinde plastikler, yalıtım malzemeleri, boyalar, elektronik atıklar ve yapılarda birikmiş kimyasallar da bulunur. Yapı malzemelerinde kullanımı giderek artan kimyasal katkılar ve organik polimerler de hesaba katıldığında molozu sadece görüntü kirliliği yaratan ve ortadan kaldırıldığında çözülen bir sorun olarak görmek mümkün değildir” dedi.
Molozlarda kanserojen asbest uyarısı
Molozlardaki tehlikenin sadece atıklardan değil molozların içerisinde bulunabilecek asbest tozlarından da kaynaklanabileceğinden bahseden Derya Dizman Kayar, “Özellikle eski binaların inşasında, çimentosu başta olmak üzere, ısı yalıtımı, döşemelerde ve birçok malzemede asbest kullanıldığı üzere depremden dolayı oluşan molozlarda asbest tozları ve lifleri bulunabilir. Molozların kaldırılması ve hasar görmüş binaların yıkılması sonucunda havaya yayılan tozların içerisinde asbest tozları bulunacaktır. Dünya Sağlık Örgütü “Kanserojen Maddeler” listesinde asbesti Grup 1 kanserojen olarak tanımlanmıştır. Bu tozlara maruz kalan kişilerde zamanla kalp ve damar hastalıkları, astım, alerji gibi solunumla ilgili rahatsızlıkların olabileceği bilinmekle birlikte deprem sonrasında molozların kaldırılması sırasında molozları kaldıran yetkililerin mutlaka iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alması gerekmektedir” diye konuştu.
Molozların atık depolama saha planlaması yapılırken ilgili yönetmelikte de belirtilen ‘Depolama tesislerinin, toprak işlenmesine elverişli ve üretim potansiyeli yüksek olan arazilerle, sulu tarım ve bağ-bahçe olarak kullanılan arazilerin veya sınıfı ne olursa olsun iklim özelliklerinden yararlanılarak zeytinlik, fındıklık, fıstıklık, çay ve muz bahçeleri gibi plantasyona ayrılan arazilerde kurulması yasaktır. Ayrıca bu tesislerin, içme, sulama ve kullanma suları rezervuarlarının mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında kurulmasına kesinlikle müsaade edilmez’ maddesi dikkate alınarak depolanacak yer seçimi yapılması gerektiğini, deprem sonrası molozların bertaraf yönteminin de çok önemli olduğunu vurgulayan Kayar, “Molozların bertarafı çok dikkat edilmesi gereken bir konudur. Molozların içerisindeki tehlikeli atıklar ve asbest gibi zararlı maddelerin yağmur ve kar sularıyla toprağa ve topraktan da yer altı sularına ulaşmasını engellemek için geçirimsiz zemin tercih edilmelidir” dedi.
Molozlar çevre için felaket olabilir
Moloz atıklarının diğer tehlikeli atıklardan ayrıştırılmaması ve mevzuat gereği kontrollü depolanmaması durumunda bulundukları çevreye; metan, hidrojen sülfür ve civa buharı gibi zehirli gazlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, poliklorlu bifeniller, bromürlü alev geciktiriciler gibi tehlikeli organik kimyasallar ve ağır metaller (arsenik, kadmiyum, kurşun, krom gibi) bulaştırdığının da altını çizen Derya Dizman Kayar, “Bir çok kalıcı kirletici rüzgar ve su ile uzak mesafelere kolaylıkla taşınarak çevrede ve organizmalarda birikir. Bozunmaya dirençli bu kirleticiler düşük konsantrasyonlarda bile bulundukları çevre için bir felaket olabilir. İnşaat atıklarından sadece alçı bile, bakteriyel parçalanma neticesinde bulunduğu ortamın kimyasını değiştirerek ağır metallerin ve diğer kirleticilerin salınımını hızlandırır. Döküm alanlarındaki rahatsız edici kokunun kaynağı bu parçalanma sürecinde açığa çıkan hidrojen sülfür gazıdır. İçeriği çok farklı kirleticilerden oluşabilen bu atıkların neden olacağı sağlık riskleri kontrol edilemez ve öngörülemez düzeylere ulaşır” dedi.
“Kirleticiler çocuklarda pek çok hastalığın sorumlusu”
Molozlarda bulunan kirleticilerin çocuklardaki pek çok hastalığın sorumlusu olduğunu da dile getiren Kayar, şunları söyledi:
Halil Arda, 1961 yılında Gaziemir'de doğdu. Gaziemir’in tütüncülükle uğraşmış köklü ailelerinden birine mensup olan Arda, Gaziemir’in ilk Belediye Başkanı Abdullah Arda’nın torunudur. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünden mezun olmuştur.
Gaziemir’de mali müşavirlik ofisinin yanında 23 yıldır aktif eğitim veren Mavi Sürücü Kursu’nun da sahibidir.
Gençlik Kollarında başlayan aktif siyasi hayatı, başkan yardımcılığı da dahil olmak üzere parti içinde farklı görevlerle devam etmiştir. 2004-2009 yılları arasında CHP İzmir İl Genel Meclisi Üyeliği süresince Plan Bütçe Komisyon Başkanlığı, Meclis Divan Kâtipliği ve İzmir Özel İdare Denetim Komisyon Başkanlığını yürütmüştür.
Evli ve 2 çocuk babası olan Halil Arda, 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde CHP’den Gaziemir Belediye Başkanı seçilmiştir
Değerli Gaziemirliler;
8 bin 500 yıllık İzmir’in Seydiköy’den Gaziemir’e uzanan bu güzel coğrafyasında, ilçemizi daha ileriye taşımak ve vizyonunu değiştirmek adına sizlerle birlikte bu yola çıktım.
7’den 70’e herkesin sahiplenebileceği “halkın belediyesi” olma hedefiyle yürüdüğümüz bu yolda, önemli bir oy oranıyla seçilerek göreve geldik. Tüm Gaziemirlilere şükranlarımı sunuyorum. Aldığımız sorumluluğun ciddiyetinde ve bilincindeyiz. Gaziemir’in gelişimine katkı sağlamak amacıyla azim ve özveriyle durmadan çalışacağız. Halkın ihtiyaçlarını önceliğimiz olarak belirleyip bunları gidermeye çalışan, belediye ile halk arasındaki iletişim yollarını sürekli açık tutan, şeffaf bir yönetim anlayışını benimseyeceğiz.
Sizlerden aldığımız güç ve içimizdeki çalışma azmiyle Gaziemir’i 5 yılın sonunda farklı bir noktaya taşımaya söz veriyorum.
Sağlıcakla kalın.
Halil Arda
Gaziemir Belediye Başkanı